9 Aralık 2011 Cuma

Leke

Yüreğimde bir deniz lekesi,
Düşüncelerimde sisli bir akşam üstü...
 
Bulutlar engelliyor,
Kanatlarım ağırlaşıyor
ruhum tutsak...
 
Düşlerimde bile uçuramıyorum,
Çocukluğumun gökkuşağına bulanmış uçurtmalarını...
 
Herneyse...
İşte burdayım.
Terkettim artık soru sormayı.
Hiç rahatsız etmiyorum hayatı.
Kendi haline bıraktım, 
belki bir gün beni sever ümidiyle.
 
Yüreğimde doğuştan bir leke,
Düşüncelerim güneşi özler...
 
 

8 Aralık 2011 Perşembe

Rüzgarın Tokadı

Neden güneşi yok bugün gökyüzünün
ve bulutlar sarmış dört bir yanını
yanlışlarla dolu hayatımı
hatırlatır gibi
neden rüzgar yüzüme vurur tokadını.

1831997Ankara

Eski bir dosta mektup...

Kırgınım sana. Sonbahar yaprakları gibi, istemeye, istemeye ama mecburen kopuyorum senden. İkimizi bir araya getiren o bağ, kaderini tamamlıyor işte. Her ilişkide olduğu gibi korkulan yine başa geliyor. Seninde bir bahanen var elbet, hangimizin yok ki!? Söz konusu başkası olduğunda ne de kolay eleştiriyoruz, ancak gün geliyor aynı hataları bu sefer biz tekrarlıyoruz. Bu sefer başkası oluyor dert yanan.

Hayat bu belki de, kimi zaman göz yaşlarına boğulurken, kimi zaman ağlatan biz oluyoruz. Her birimiz bir başkasının hayatını mahvediyoruz farkında olmadan ve her birimiz bir başkasından dert yanıyoruz. Tuhaf bir çelişki, öylesine zincirlerle bağlıyız ki ve öylesine hatalarla doluyuz ki. Bıraksalar yaşayacağız, bıraksalar yaşatacağız, lakin olmuyor işte.

Sözün özü kırgınım sana, sebebin ne olursa olsun! Karanlıkta görünmekten yoruldum artık. Beni gün ışığında göremeyen gözler, geceleyin de hatırlamasın. Böyle bir yıldız olmaktansa, yok olmaya razıyım. Sahi hangimiz gerçekten var ve hangimiz var olma çabası içindeyiz ki bir yürekte?! Her neyse, ne önemi varsa artık tüm bunların.


Yine yoksun evinde.
Kim bilir neredesin, nerede?
Dertleşecek bir dost ararken
dertlerin ortasında.
Ne sesin var,
Ne de sen yanımda…

Artık ne acıdır ki, bulsan da arayışın devam ediyor insanları. Ne yazık ki sesi var, kendi var, ancak yüreğinin yanında yüreği yok artık o eski dostların...


Sınırlarımızın farkına varabilmek dileğiyle ...

"Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın..."
 
Shakespeare

6 Aralık 2011 Salı

Hep yitirmeyi öğretti bana hayat...

Hep yitirmeyi öğretti bana hayat.
Hep kaybetmekti payıma düşen
şans oyunlarında.


Aşklarda hüzün,
zarlarda hep yek.


Düşündükçe anlıyorum,
kara büyülere kurban gittiğimi.


Oysa pembe düşler,
mavi hayaller saklıydı
çocuk düşüncelerimde.


Yalnızlığıma sarılıp uyuyorum geceleri,
kasıklarımda ağrılarla bölünüyor uykularım.


Aynalarda alıştığım surat,
öğrenemedim yıldızları saymayı hala.                                       


Ama biliyorum takvimlerden
kaç güneşin battığını hayatımda..


892004

23 Kasım 2011 Çarşamba

Baharları çiçekler açan bir ormanda bir tutam ot olmak

Gün batımı gibi ömrüm,
hep akşam üstü
hep kızıla bulanmış bir gökyüzü
hep bırakıp gidecekmiş gibi sevdiklerim,
hayatımın kıyısında oturur.

Hayat...
Son yudumu gibi bir bardak demli çayın,
masada kalan son parçası gibi bir simidin
Elim varmıyor tüketmeye...

Yapraklarını rüzgara bırakan bir ağaç yalnızlığı
yüksek tepelerde dolaşan bir kartalın özgürlüğü
başlangıçları unutmuş yüreğimde...

Oysa ben,
baharları çiçekler açan bir ormanda
bir tutam ot olmayı yeğlerdim.

Gün yine sona eriyor,
yarın düşleri yok yine düşüncelerimde,
yine bir başlangıcı yok hayatımın
bir yaş daha sona ermekte...

1262003-istanbul